-
1 ждать не дождаться
dört gözle beklemek,iple çekmek -
2 clock-watcher
dört gözle çikis saatini bekleyen kimse -
3 entgegenfiebern
entgegen|fiebernvi dört gözle beklemek, dört gözle bakmak -
4 da
da [da:]I adv\da draußen dışarıda;\da kommt er işte geliyor;\da, wo...... bulunan yerde;\da drüben şurada;\da oben/unten orada yukarıda/aşağıda;gehen sie \da herum oradan gidiniz;\da ist/sind... orada... var;gibst du mir bitte mal das Buch? — \da! kitabı lütfen bana bir verir misin? — işte!2) ( zeitlich)es ist zwei Jahre her, \da haben sie die Kirche restauriert kiliseyi restore edeli iki yıl oldu;als ich das machte, \da war ich noch ein Kind bunu yaptığımda henüz bir çocuktum;\da fällt mir gerade ein, ... aklıma gelmişken...;von \da an ondan sonra3) ( in diesem Falle) bu durumda;\da haben Sie aber nicht Recht ama bunda haklı değilsiniz;und \da wagst du es noch zu kommen? ve bu durumda gelmeyi göze alıyor musun?;\da kannst du lange warten! ( fam) bekle yârin köşesini!, daha çok beklersin!4) ( vorhanden)\da sein olmak; ( vorrätig) bulunmak;es ist niemand \da burada kimse yok;ich bin gleich wieder \da hemen geri geliyorum;war Thomas gestern \da Thomas dün burada mıydı?;ist noch Milch \da? (biraz) daha süt var mı?;das stellt alles \da Gewesene in den Schatten bu, şimdiye kadar gelmiş geçmiş her şeyi gölgede bırakır;\da ist er işte orada5) ( zur Verfügung)\da sein für jdn birisi için hazır bulunmak;er ist immer für mich \da onun benim için her zaman vakti varII konj1) ( weil) çünkü, -diği için;es geht nicht, \da die Zeit nicht reicht olmaz, çünkü vakit yetmez, vakit yetmediği için olmaz, vakit yetmediğine göre olmazsehnsüchtig erwartet er die Stunde, \da sie bei ihm sein wird yanında olacağı saati hasretle [o dört gözle] bekliyor -
5 вглядываться
dikkatle bakmak* * *несов.; сов. - вгляде́тьсяпри́стально вгля́дываться вдаль — ufukları dört gözle kolaçan etmek
-
6 ждать
beklemek* * *врзждать по́езда — tren beklemek
ждать дождя́ — yağmur (yağmasını) beklemek
ждать удо́бного слу́чая — fırsat kollamak
его́ ждёт блестя́щее бу́дущее — onu parlak bir gelecek bekliyor
э́того я от тебя́ не ждал — senden bunu beklemezdim / ummazdım
бу́ду ждать тебя́ ка́ждый день — her gün yolunu bekleyeceğim
••вре́мя не ждёт — zamanın beklemeye tahammülü yoktur
ждать не дожда́ться — dört gözle beklemek; iple çekmek
не заста́вить себя́ ждать — kendini bekletmemek;...makta gecikmemek
-
7 нетерпение
сждать с нетерпе́нием кого-что-л. — sabırsızlıkla / dört gözle beklemek
выража́ть / проявля́ть нетерпе́ние — sabırsızlık göstermek; sabırsızlanmak
-
8 itch
n. kaşıntı, kaşınma, uyuz, can atma, heves————————v. kaşınmak, kaşındırmak, çok istemek, can atmak* * *1. kaşın (v.) 2. kaşıntı (n.)* * *[i ] 1. noun(an irritating feeling in the skin that makes one want to scratch: He had an itch in the middle of his back and could not scratch it easily.) kaşınma; kaşıntı2. verb1) (to have an itch: Some plants can cause the skin to itch.) kaşın(dır)mak2) (to have a strong desire (for something, or to be something): I was itching to slap the child.) şiddetle istemek, dört gözle beklemek•- itchy- itchiness -
9 look forward to
sabırsızlanmak, sabırsızlıkla beklemek, beklemek, can atmak, iple çekmek* * *(to wait with pleasure for: I am looking forward to seeing you / to the holidays.) dört gözle beklemek -
10 clock watcher
n. çıkış saatini dört gözle bekleyen kimse -
11 i'm looking forward to seeing you again
sizinle tekrar görüşmeyi dört gözle bekleyeceğim.English-Turkish dictionary > i'm looking forward to seeing you again
-
12 clock watcher
n. çıkış saatini dört gözle bekleyen kimse -
13 i'm looking forward to seeing you again
sizinle tekrar görüşmeyi dört gözle bekleyeceğim.English-Turkish dictionary > i'm looking forward to seeing you again
-
14 Vorfreude
Vorfreude f dört gözle bekleme -
15 erwarten
erwarten*vtsie kann es kaum noch \erwarten dört gözle bekliyor, bekleyecek hâli kalmadı;das war zu \erwarten bu bekleniyordu2) ( verlangen) istemek3) ( erhoffen) beklemek, umut etmek;er erwartet von uns, dass wir gehorchen bizden itaat etmemizi bekliyor;es wurde wider E\erwarten ein schöner Tag beklentilerin aksine güzel bir gün oldu -
16 sehnsüchtig
( geh) özlemli, özlem dolu, özlentili, hasretli, hasret dolu; ( ungeduldig) sabırsız;\sehnsüchtig erwarten hasretle [o dört gözle] beklemek -
17 Vorfreude
См. также в других словарях:
dört gözle beklemek (veya bakmak) — çok isteyerek veya özleyerek beklemek Terekesini paylaşmak için dört gözle ölümünü beklemekteydiler. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Alevi — Not to be confused with Alawi. Part of a series on Shi ah Islam and Twelvers Alevism Beliefs … Wikipedia